The Hobbit: An Unexpected Journey

Yönetmen: Peter Jackson
Senaryo: Fran Walsh, Phillippa Boyens, Peter Jackson, Guillermo del Toro, J. R. R. Tolkien (roman)
Yapım Yılı: 2012, ABD, Yeni Zelanda
Türkçe Adı: Hobbit, Beklenmeyen Yolculuk
Oynayanlar: Ian McKellen, Martin Freeman, Richard Armitage, Ken Stott, Graham McTavish, William Kircher, James Nebitt, Stephen Hunter, Dean O’Gorman, Aidan Turner, John Callen, Peter Hambleton, Jed Brophy, Mark Hadlow, Adam Brown

Smaug isimli ejderha cüceleri yerinden etmiştir. Hayatında maceradan hep uzak durmuş bir Hobbit olan Bilbo Baggins, daha henüz gri bir büyücü konumunda olan Gandalf ve cücelerden kurulu bir ekip Yalnız Dağ’a ulaşmak için birlikte yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukta, Orc’lardan Elf’lere, gizemli Gollum’dan komik Troll’lere kadar farklı kişilerle karşılacaklar ve Yüzüklerin Efendisi‘nin ünlü yüzüğü de ilk defa burada görülecektir.

Her yolculuk, o yolculuğa çıkanların kendi dünyaları içinde de bir yolculuk olmaya mahkumdur. Burada da Bilbo Baggins’in ve cücelerin lideri Thorin’in kendi iç yolculuklarına da biraz bulaşıyoruz. Elf’ler henüz çok kenarda bir rolde ve neredeyse tarafsız bir konumda hikayede yer alırken, içlerinde tek bir iyilik kırıntısı olmayan Orc’lar filmin en önemli karakterlerinden. Kitabı okuyalı çok uzun zaman olduğu için sağlıklı bir karşılaştırma yapmam pek mümkün değil ama ayrıntı içeren sahnelerde (örneğin Gollum’la Baggins’in karşılaşması gibi), Peter Jackson kitabın dışına çıkmamaya özen göstermiş gibi görünüyor.

Bu tür filmlerle ilgili yorum yazmak çok zor. Herhangi bir oyuncunun rolünde devleştiğini ya da senaryonun ne kadar ilginç olduğunu yazmaya imkan yok. Halihazırda bilinen ve üstelik fanstastik bir hikayenin yorumlanmasındaki sanatsal ve teknik beceri daha çok ön plana çıkıyor. Sanatsal anlamda kusursuz diyebileceğimiz bir film; Yüzüklerin Efendisi‘nde olduğu gibi en ufak aksesuarlara kadar her şey çok titiz bir şekilde hazırlanmış. Cüceler, özellikle çok başarılı karakteristik özellikleriyle ön plana çıkmışlar. Teknik olarak sahnelerde herhangi bir pürüz bulmak neredeyse imkansız ama filmin 3 boyutlu olması açıkcası seyirciyi biraz yoruyor.

Diğer bir yorucu unsur da sinema seyircisi. Sinemalarda bir şeyler yenmesine ya da içilmesine alışığız. Bu konuda rahatsızlığı en az düzeye indirmek için salonların kendi uygulamaları var (patlamış mısırı poşet yerine kutuda vermek gibi) ama hiç kimse yanında cips ile gelen seyircileri hesaba katamamış. Belki tadı güzel olduğu için ya da belki daha ucuz olması nedeni ile kendi cipsini kendisi getiren bir seyirci grubu arkanızda oturuyorsa, sinema sizin için işkenceye dönüşebiliyor. Hele bir de bunlara film sırasında cep telefonundan Twitter ya da Facebook paylaşımı yapanların ışıl ışıl parıldamasını eklerseniz, “sinema evde seyredilir” sloganına daha da yaklaşıyorsunuz.

Her şeye rağmen 3’lü serinin ilk filmi olan The Hobbit: An Unexpected Journey seyredilmemesi düşünülemeyecek bir yapım.

IMDB