Yönetmen: Tod Browning
Senaryo: Clarence Aaron
Yapım yılı: 1932, ABD
Oynayanlar: Wallace Ford, Leila Hyams, Olga Baclanova, Roscoe Ates, Henry Victor, Harry Earles, Daisy Earles, Rose Dione, Daisy Hilton, Violet Hiton, Schlitze, Josephine Joseph, Johnny Eck, Frances O’Connor, Peter Robinson
Sinema tarihinin belki de en garip filmlerinden birisi ile tanıştırmak istiyorum sizi: Freaks (Ucubeler). 1932 yılı yapımı bu filmde rol alan karakterlerin hepsi gerçek. Cüceler, kolları olmayan ve her işini ayağı ile görmek zorunda olan bir kadın, hem kolları hem de bacakları olmayan bir adam, sakallı bir kadın, siyam ikizleri, “yarım adam”,… ve daha birçoğu. Freaks, bu açıdan sadece kendi döneminin değil sonrasının da ender yapımlarından birisi durumunda. Günümüzde farklı “anamolileri” anlatmak için yardımcı olabilecek hiçbir teknik özelliğinin bulunmadığı bir dönemde gerçek insanların hayatını anlatması açısından çok etkileyici bir yapım. “Normalden” farklı olan insanlar yönelik diğer insanların tutumlarını açıklamaya çalışan onlarca kuram var psikoloji alanı içerisinde, Freaks bu kuramların izlerini gördüğünüz bir yapım. Örneğin, Dehşet Yönetimi Kuramı (Terror Management Theory) açısından, fiziksel özellikleri “anormal” olan insanların, diğerlerine hepimizin biyolojik varlıklar (dolayısıyla da ölümlü) olduğunu hatırlatması nedeniyle tepki gördüğünü, hatta iğrenildiğini ifade eder. Doğal olarak 64 dakikalık bu kısa sayılacak filmde, derin analizler için pek zaman olmamış ancak filmin sonunda sizde bıraktığı iz de kuramın söylediğinden pek farklı değil.
Kahramanlarımız bir sirkte çalışmaktadır ve her sirkte olduğu yaşadıkları çevrede onlardan farklı olarak, güzel kadınlar ve güçlü adamlar da vardır. “Ucubeler”in kendilerini tehlikelerden korumak için altın bir kuralları var: “Birisine yapılan iyilik hepsine yapılmıştır ve birisine yapılan kötülük de hepsine yapılmış sayılır.” Bu yaşam felsefesi onları dış dünyanın ihtişamından biraz da olsa korur. Sirkteki normal insanların önemli bir kısmı da onlarla iyi geçinmektedir ancak filmin baş kadın karakteri Cleopatra (Olga Baclanova), cücelerden birisini (Hans; Harry Earles) kendisine aşık etmeyi başarır (ki bu çok zor olmaz) ve bu sayede onun parasını elinden almaya çalışır. Fim, bu kötü kalpli kadın ile arkadaşlarını o kadının elinden kurtarmaya çalışan “ucubeler”in öyküsü. Teknik açıdan eleştirmenin çok doğru olduğunu düşünmediğim filmlerden birisi ancak yine de sahne aralarındaki keskin geçişlerin izleyiciyi rahatsız ettiğini söylemeliyim. Ancak karakterlerin özelliklerini vurgulama konusunda oldukça başarılı; hem karakter hakkında size yeterince bilgi veriyor hem de bu özellikleri seyircinin gözüne sokmaya çalışmıyor. Belki de bu nedenle, bütün garipliklerine rağmen izlerken sıcaklık hissettiğiniz bir film. Başka dünyaların da olduğunu gösteren vurucu bir yapım…
Filmin belki de en önemli özelliği, yeniden çekilmesinin zor hatta imkansız olması. Maalesef o dönemlerde farklı anatomik sorunları olan insanların sirklerde seyirci karşına çıkmaya zorlandığını biliyoruz. Film, bir bakıma bu kötü sektörü kullanma şansı bulmuş. Ancak günümüzde hem artık böyle bir sektör yok hem de söz konusu fiziksel problemlerin çoğunu daha anne karnında tedavi etme şansına sahibiz. Kısacası, 1930’ların sadece dış görünüşü farklı olan ilginç insanları artık yok. Freaks – belki çok klasik olacak ama – aslında nelere sahip olduğumuzu hatırlatan bir film…