Zavet (Bana Söz Ver)

Yönetmen: Emir Kustirica
Senaryo:
Emir Kustirica
Yapım yılı:
2007, Fransa
Oyuncular:
Uros Milovanovic, Marija Petronijevic, Alexsandar Bercek, Miki Manojlovic, Ljiljana Blagojevic, Ivan Maksimovic, Kosanka Djekic, Stribor Kustirica, Vladan Milojevic, Stoneje Bogicevic, Slavko Tosic, Zeljko Terzic, Nenad Flipovic,

Bana Söz Ver filmi çok da eski olmamasına rağmen tamamen şanseseri seyretme olanağı bulduğum bir film oldu. Gözden nasıl kaçırmış olduğum konusunda hiçbir fikrim yok. Hikaye klasik bir Kustirica hikayesi, kurgu, sahneler, fotoğraf seçimi de öyle. Zaman zaman Çingeneler Zamanından esintiler de taşıyan filmde, dedesine söz verdiği için şehre gelip evlenecek bir kız bulmaya çalışan bir çocuğun hikayesi anlatılıyor.

Filmin açılış sahnesinden sonuna kadar hemen her yerde dikkat edilmiş ufak ayrıntılar ilginiz çekiyor. Televizyonun üzerindeki tanıdık dantel örtüden tutun da, hindilere karşı duygusal bir çekim hisseden kötü adamlara kadar her şey çok iyi düşünülmüş. Olağanüstü olaylar da filme o kadar güzel işlenmiş ki, size de seyrederken sıradan olaylarmış gibi geliyor. Bu açıdan Marquez’in romanlarını okuyormuş gibi bir tat alıyorsunuz; tek farkı bu sefer hikaye Belgrad’da geçiyor. Filmin oyuncuları, figuranlar kelimenin tam anlamıyla nefis. Tanıdık yüzler yok ama ortada harika bir performans var. Kustirica’nın neden farklı bir yönetmen olduğunu gösteren enfes bir film. Unutmadan, müziklerin de her zamanki gibi Kustiraca tarafından özenle seçilmiş olduğunu belirteyim.

Seyredin, pişman olmayacaksınız.

IMDB Sayfası

The Outsiders (Dışarıdakiler)

Yönetmen: Francis Ford Coppola
Senaryo: S. E. Hinton (Roman) ve Kathleen Rowell
Yapım Yılı: 1983, ABD
Oyuncular: C. Thomas Howell, Matt Dillon, Ralph Macchio, Patrick Swayze, Rob Lowe, Emilio Estevez, Tom Cruise, Glenn Withrow, Diane Lane, Leif Garrett, Darren Dalton, Michelle Meyrink, Tom Waits,

Bu filmi ilk defa seyrettiğimde (1984 baharı), çok etkilenmiştim. O zaman 15 yaşındaki bir erkeğe hitap edecek her şey filmde vardı. Anlaşılamayan, daha doğrusu hep yanlış anlaşılan, görüntüsü ürkütücü ama kalbi temiz çocuklar, cesaret, kavga, genç kızlar, isyan,… ve daha pek çok özellik filmi en azından o dönemki gençler için bir efsane haline getirmişti. Üstelik, şu anda hepimize tanıdık gelen kadro, filmin çekildiği yıllarda pek de tanıdık aktörlerden oluşmuyordu. Tom Cruise, örneğin, filmde ufacık bir rolü olan kötü dişli bir delikanlı dışında hiçbir şey ifade etmiyordu. Francis Ford Coppola ise hiç duymadığım bir isimdi.

Konu yeterince klişe, yoksul ama gurulu gençler (Greasers) ile sosyetik zenginlerin (The Socials) ufak bir kasabadaki “delikanlılık” savaşının ucu sonunda ölümlerle buluşur. Filmin, genç kızları neredeyse hiç görünmez. Bu açıdan The Outsiders tam bir erkek filmidir. Kadınlar sadece ve sadece anlatının figuranlığını yaparlar, o kadar.

2009 yılında tekrar izlerken, beni eskiden neyin etkilemiş olduğunu çok aradım ama maalesef bulamadım. Galiba bazı filmler sadece ilk seyredildikleri zamanda ve ortamda kilitli kalmalı; yoksa büyü bozuluyor. Ancak yine de Coppola’nın sahne seçimlerindeki ve çekimlerindeki başarıyı görmek için arşive alınacak filmlerden birisi.

IMDB Sayfası

Brokeback Mountain (Brokeback Dağı)

Yönetmen: Ang Lee
Senaryo: Annie Proulx ve Larry McMurtry
Yapım Yılı: 2005, ABD
Oyuncular: Heath Ledger, Jake Gyllenhaal, Randy Quaid, Valerie Planche, David Trimble, Victor Reyes, Lachlan Mackintosh, Michelle Williams, Larry Reese, Marty Antonini,…

2005 yılının en sansasyonel filmi kuşkusuz Brokeback Mountain oldu. İki eşcinsel kovboyun romantik ve acıklı hikayesini anlatan film özellikle de genç yaşta hayata veda eden başrol oyuncusu Heath Ledger’in performansıyla da çok konuşuldu. Eşcinsellik teması içeren filmler – pek de şaşırtıcı olmasa gerek – Türkiye’de fazlasıyla tartışılmaz. Sanırım hemen herkes konudan uzak durmak için filmlerin kendisinden de uzak durmayı tercih ediyor. Brokeback Mountain, seyretmeyenler için söyleyelim, romantik bir aşk hikayesinden daha fazla bir şey değil. Aşıkların ikisinin de erkek olması belki sıradanlıktan uzak ama yine de bildik bir aşk hikayesi. Bu açıdan sıkıcı, durağan bir film olarak düşünülebilir. Kalıplar, toplumsal normlar, cinsiyetçilik gibi kavramların incelenmesinde özel bir yaratıcılık göze çarpmıyor ama yine de başarılı. Öte yandan Heath Ledger’in ve Jake Gyllenhaal’in oyunculukları da bir o kadar sıradışı. Heath Ledger, bu konuda birkaç adım önde ve gerçekten onun ölümü sinema dünyası için büyük bir kayıp.

Pornografik eşcinsel şakaları dışında, iki insan arasındaki sevginin nasıl bir şey olabileceğini merak ediyorsanız ve Oscar ödülü alan film müziklerini dinlemek istiyorsanız kaçırmayın.

The Wrestler (Güreşçi)

Yönetmen: Darren Aronofsky
Senaryo: Robert D. Siegel
Yapım Yılı: 2008, ABD
Oyuncular: Mickey Rourke, Marisa Tomei, Evan Rachel Wood, Mark Margololis, Todd Barry, Wass Stevens, Judah Friedlander, Ernest Miller, Dylan Keith Summers, Tommy Farra, Mike Miller, Marcia Jean Kurtz, John D’Leo, Ajay Naidu, Gregg Bello

The Wrestler, 2008 yılının en çok konuşulan filmlerinden birisi oldu. Mickey Rourke’nin artık yaşlanmış bir güreşçiyi (Randy ‘The Ram’ Robinson) canlandırdığı film konusu kadar Rourke’nin dönüşü de sinema çevrelerinde çok konuşuldu. Genel olarak film eleştirmenleri Mickey Rourke ile Randy Ram’in benzerliklerini üzerinde dururken, hemen hepsi bu filmin Mickey Rourke’nin en iyi performansı olduğu konusunda hemfikirler.

Randy Ram, artık orta yaşın üzerinde, kalp sorunları olan, yalnız, yaşlı bir güreşçidir. Buna rağmen ringe çıktığında daha önce yaratmış olduğu efsanenin de sayesinde hala seyircilerin gönlünde that kuran bir adamdır. Randy’nin gerçek yaşam ile ring yaşamı arasındaki geçişleri filmde çok iyi işlenmiş. Özellikle kızı Stephanie (Evan Rachel Wood) ile olan kısa diyalogları ve Randy Ram’in çaresizliği o kadar kuvvetli aktarılıyor ki, diğer bütün şeylerle birleştiğinde yerinizden kalkamadan izliyorsunuz. Film bittiğinde kalkabilir misiniz ondan da emin değilim.

The Wrestler, kuşkusuz Mickey Rourke’nin şimdiye kadar oynadığı filmler arasında açık farkla önde. Son yılın değil, son yılların en iyi filmi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İyi filmin, iyi oyunculukla mümkün olduğunu gösteren bir başyapıt.

IMDB Sayfası

The Negotiator (Arabulucu)

Yönetmen: F. Gary Gray
Senaryo:
James DeMonaco ve Kevin Fox
Yapım Yılı:
1998, ABD
Oyuncular:
Samuel L. Jackson, Kevin Spacey, David Morse, Ron Rifkin, John Spencer, J. T. Walsh, Siobhan Fallon, Paul Giamatti, Regina Taylor, Bruce Beatty, Michael Cudlitz, Carlos Gomez, Tim Kelleher, Dean Norris, Nestor Serrano

27 Nisan 2009 tarihinde İstanbul Bostancı’da bir evde çatışma çıktı; olaya müdahale etmek için görev yerine gelen polislerden bir kişi, olayın sorumlusu olan kişi ve yolda olan biteni seyretmek için duran 16 yaşındaki bir genç hayatını kaybetti. Basında polisin gerekli önlemleri almadığı tartışılırken, içişleri bakanlığını her şeyin kurallara uygun yapıldığını iddia etti.

1998 yılında çevrilen The Negotiator (Arabulucu), yukarıdaki olaydan farklı olarak bir rehine krizini konu alıyor. Yanlış yere suçlanan arabulucu Danny Roman (Samuel L. Jackson) olayların gelişimine engel olamaz ve kendisini bir rehine krizinin ortasında bulur. Üstelik bu sefer kötü adam kendisidir. Daha önce rehineleri ve rehineciyi sağ salim çıkarmakla görevli olan Danny Roman, bu sefer ikna edilmesi gereken kişidir. Çevredeki polislere güvenmediği için onunla konuşmak üzere daha önce ismini duyduğu Chris Sabian’ı (Kevin Spacey) ister. Filimin ikinci yarısı bu iki arabulucu uzmanın konuşmaları ve pazarlıkları üzerine şekillenir. The Negotiator bir yandan ABD polis teşkilatı içerinde muhtemel dolandırıcılıklar üzerine giderken asıl olarak güvenlik, pazarlık ve oyun kuramı gibi temel prensipleri de göz önünde tutan bir film. Güvenlik sistemi ve kurallara uyma filmde anlatıldığı gibi gerçekten uygulanıyor mu bilemiyorum ama en azından filmde sistemin nasıl çalıştığı (ya da çalışması gerektiği) konusunda fikriniz oluyor.

137 dakikalık film baştan sonra gerilimi üst düzeyde tutmayı başarıyor. Belki finali çok bildik gelebilir ama gerek kadrosu gerekse süprizleri ile arşivinizde bulunması gereken bir film. Özellikle polisiye filmlere meraklıysanız kaçırmayın.