Suçlu Yürekler

Yazan: Beth Henley
Çeviren: Aclan Büyüktürkoğlu
Yöneten: Aclan Büyüktürkoğlu
Oyuncular: İpek Çeken, Serpil Gül, Adnan Erbaş, Elvin Beşikçioğlu, Berna Konur, Eren Onay

Size hiç oldu mu bilmiyorum. Bazen gördüklerinizden o kadar çok etkilenirsiniz ki, bir müddet hiçbir şey yapmadan o anın tadını çıkarmak istersiniz. Suçlu Yürekler bittiğinde ben de tam olarak öyleydim. Oyuncuların performansı beni o kadar çok etkilemişti ki, ayağa kalkıp alkışlayamadım bile. Sadece bir müddet daha o koltukta oturup dinle(n)mek istedim.

Birbirinden farklı üç kız kardeşin, birbirlerinin hayatlarına dokunmasını, yaşadıkları sorunları, çıkmazları, beklentileri zaman zaman alaycı, zaman zaman komik bir dilde anlatan bir oyun Suçu Yürekler. Kardeş olmak daha iyi nasıl anlatılırdı bilemiyorum. Her ne kadar ana konu tek tek bu kız kardeşlerinin yaşadıkları olsa da, onların sahnede aynı anda olmasının gücü seyircilere kadar geliyor. Oyunun en can alıcı bölümü, onlar küçükken intihar eden annelerinin neden kedisini de öldürdüğünü anladıkları sahne. Çok gerçekçi, çok dokunaklı ve çok doğru. Oyuncular hakkında tek bir kelime bile söyleyemeyeceğim. 2008 yılı içerisinde seyrettiğim en iyi performanstı. Her biri tek tek mükemmeldiler. Kesinlikle izlenmesi gereken bir oyun.

Bu yorum, oyunun 13 Kasım 2008 tarihinde Ankara Şinasi Sahnesi’ndeki temsili referans alınarak yapılmıştır.

Kanlı Nigar

Yazan: Sadık Şendil
Yöneten: Kazım Akşar
Oyuncular: Ünsal Coşar, Adviye Öztürk, Erkan Alpago, Mert Tanık, Filiz Yiğitbaşı, Mehtap Öztepe, Yavuz Köken, Ali Fuat Davutoğlu, Mehmet Ali Toklu, Simgem Baykara, Gülnur Korkmaz, Ceyhun Yıldırım, Irmak Ergenoğlu, Zeliha Karakoca, Beril Demir, Pınar Gürkan, Gökçe Demiröz, Gülşah Tarım, Mine Erciyes, Gülden Çelen, Feridun Aydınlı, Ali Şar, Ümit Kiremitçi

Üzerine bir şeyler yazmak için geciktim sanırım, 2008 – 2009 sezonunda ilk seyrettiğim oyun Kanlı Nigar oldu. Uzun süredir tiyatroya gidememişseniz ve kendinize önünüzdeki dönem için bir etkinlik planı yapmışsanız eğer, ilk gittiğiniz oyunun hayati önemi vardır. Öyle ya, ilk gittiğiniz oyun sizi çok sıkarsa yeniden kendinizi tembelliğin o sıcak kollarına teslim edebilirsiniz. Tabii ki ilk gidilecek oyunu Kanlı Nigar olarak seçmek biraz şike içermiyor değil; en azından hikayenin çok iyi olduğunu biliyorsunuz. Tek risk oyuncuların performansı. Oyun Abdi’nin (Ünsal Coşar) bizi hikaye ile tanıştırması ile başlıyor ve onu sık sık anlatıcı olarak görüyoruz oyunda. Hatta zaman zaman seyircilerin arasında, onları, söylenen şarkılara eşlik etmek için cesaretlendirirken izliyoruz. Abdi’yi görür görmez seviyorsunuz, o, artık sizden biri. Nigar rolüyle Adviye Öztürk, tam anlamıyla güçlü, arzulu, aslında bir o kadar da duygusal bir kadını mükemmel canlandırıyor. Aşkından yanan Narçın (Mert Tanık) ve müthiş performansı ile Laz (Mehmet Ali Toklu) size nefes alacak zaman bile vermiyor. Her yönüyle mükemmel bir oyun. Oyun bittiğinde yüzünüzde sıcak bir gülümseme kalıyor.

Orkestranın da hakkını yemeyelim. Mükemmeldiler.

Ahmet Yıldız (Trombon)
Numan Irmak (Kanun)
Ahmet Balamir (Keman)
Fethi Güçer (Klarnet)
Adnan Yıldırım (Trompet)
Fuat Turan (Bateri)
Osman Kurtuluş (Piyano)

Bu yorum, oyunun 9 Ekim 2008 tarihinde Ankara Akün Sahnesi’ndeki temsili referans alınarak yapılmıştır.

Tek Kişilik Şehir

Yazan: Behiç Ak
Yöneten: Serhat Nalbantoğlu
Oyucular: Cüneyt Mete, Devrim Yakut, Benian Dönmez, Merve Gül, Ercan Uğur, Melih Duran

Tepesinden intihar eden insanların atladığı bir gökdelenin alt katındaki küçük ama şık bir restoranda Chat arkadaşını bekleyen Adam’ın hikayesi sahneleniyor bu oyunda. Pek çok ödülü olan bu oyun, yalnızlaştığımız bir dünyada bizi anlatıyor aslında. Dikkatli ve özenli diyaloglar, yormayan bir sahne düzeni ve küçük süprizlerle dolu bu oyundan çok keyif aldım. Tek bir kelime ile tanımlamaya çalıştığımda Tek Kişilik Şehir‘i yaşayan bir oyun olarak niteleyebilirim. Oyuncuların harika performansı ve asıl önemlisi rahatlıkları hemen dikkat çekiyor. Oyunda tek eleştirebileceğim kısım final sahnesinin uzunluğu. Çünkü oldukça vurucu bir final tasarlanmış ancak belki de daha kısa tutulmalı ve finalin lezzeti seyredenleri hareketsiz bırakacak kadar kısa olmalıydı. Kesinlikle görülmesi gereken bir oyun.

Bu yorum, oyunun 29 Ekim 2008 tarihinde Ankara Şinasi Sahnesi’ndeki temsili referans alınarak yapılmıştır.

İhanet

Yazan: Mario Fratti
Çeviren: Özcan Öner
Yöneten: Yunus Emre Bozdoğan
Oyuncular: Özlem Ersönmez, Mithat Erdemli, Erdinç Gülener

Değişik bir kurguya sahip olan İhanet Diana, Warren ve Kirk arasındaki gerilim dolu ilişkiyi anlatan bir oyun. İzlemeyi düşünenler olabileceği için kurgu hakkında ipucu vermek ve süprizler bozmak istemiyorum ancak oyuncuların performanslarının görülmeye değer olduğunu bilmenizi isterim. Her üç oyuncu da kendi rollerini o kadar doğal oynuyorlar ki, rol yaptıklarından emin olamıyorsunuz. Sadece diyalogların değil, mimiklerin ve vücut hareketlerinin de tiyatroda ne kadar önemli olabileceğini hissediyorsunuz. Üçü de aynı anda sahnede olduklarında hangisini takip edeceğinizi şaşırıyorsunuz. Dinamik, şaşırtıcı ve her anı heyecan dolu bir performans seyretmek istiyorsanız kesinlikle kaçırmamanız gereken bir oyun.

Tiyatro sanatçılarının sesleri her zaman etkilidir; bu kural bu oyunda da değişmiyor. Özellikle Özlem Ersönmez’in ses rengi mükemmel.

Bu yorum oyunun 16 Aralık 2008 tarihinde Ankara Şinasi Sahnesi’ndeki temsili referans alınarak yapılmıştır.

Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler

Yazan: Eric – Emmanuel Schmitt
Çeviren: Şehsuvar Aktaş
Yöneten: Kemal Aydoğan
Oyuncular: Haluk Bilginer, Vahide Gördüm

Samimi bir bilgi paylaşmak istiyorum sizlerle. Herhangi bir oyunu seyretme isteğimi belirlerken eğer oyunculardan birisi Haluk Bilginer’se, kesinlikle kendimi o oyunun bir seyircisi olarak görmek isterim. Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden birisi olduğunu düşünüyorum. Ancak Vahide Gördüm’ü, bu oyunu izleyene kadar seyretme şansım olmamıştı ve kelimenin tam anlamıyla büyülendim. Ses rengi ve tonlaması, mimikleri, oyuna kendini verişi tamamiyle kusursuzdu. Bu kadar iyi bir tiyatro sanatçısı olduğunu bilmiyordum; cahilliğimden utandım. İki kişilik oyunlar zor olmalı diye düşünüyorum; tek kişilik bir oyunda kendi hatanızı yine kendiniz kapatabilirsiniz belki ya da daha kalabalık oyunlarda biraz daha rahat olabilirsiniz ama sahnede iki oyuncu olunca birbirleri ile olan ilişkileri büyük önem kazanıyor. Gilles ve Lisa’nın evliliklerini, bu evliliğin içindeki sorunları anlatan Evliikte Ufak Tefek Cinayetler bu açıdan harika bir oyun. Haluk Bilginer’in her zamanki nefis yorumu, Vahide Gördüm’üm kendine güvenen oyunu ile birleşince ortaya dört dörtlük bir performans çıkmış.

Öykünün de hakkını teslim etmek gerek. Süprizlerle dolu kurgusu, abartısız ilişki tanımları ve güzel saptamalarıyla içimizden, yabancı olmayan ama yine de şaşırtan bir oyun. Mükemmel sahne tasarımı için de Bengi Günay’a teşekkür etmeyi unutmamak gerekiyor.

İlgili Bağlantı: Oyun Atölyesi

Bu yorum oyunun 25 Aralık 2008 tarihinde Ankara Şinasi Sahnesi’ndeki temsili referans alınarak yapılmıştır.