Broken Blossoms (1919)

Yönetmen: D. W. Griffith
Senaryo: Thomas Burke, D. W. Griffith
Yapım Yılı: 1919, ABD
Türkçe Adı: Kırık Tomurcuklar
Oynayanlar: Lillian Gish, Richard Barthelmess, Donald Crisp, Arthur Howard, Edward Peil Sr., George Beranger, Norman Selby, Ernest Butterworth, Fred Hamer, Wilbur Higby, Moon Kwan, Steve Murphy, George Nichols, Karla Schramm

Film 1919 yılına ait. Filmlerde, bildiğimiz tarzde sinema efektlerinin, seslerin, konuşmaların olmadığı müziğin ise kısıtlı olarak üzerine eklendiği bir dönemden bahsediyoruz. O dönemki sinemanın elinde iki kuvvet var: oyuncular ve tabii ki hikayenin kendisi. D. W. Griffith erken dönem sinemanın kuşkusuz en önemli yönetmenlerinden birisi; belli başlı bütün klasiklerde onun imzası var. Lillian Gish (Lucy) de yine aynı dönemin en çok aranan aktristlerinden birisi. Çocuksu yüzü, güzelliği ve sıradışı görüntüsüyle sadece o dönemler için yaratılmış gibi değil sanki; yaşasaydı günümüz için de çok önemli bir isim olurdu. Filmin tamamında D. W. Griffith, Lillian Gish‘in yüzünü ön plana çıkarmak için özel bir özen gösteriyor. Biraz ışık etkisi ve uygun bir makyajla Lucy rolündeki Lillian Gish, neredeyse bir melek gibi sahneler içerisinde geziniyor. İlginç detaylar da Lucy karakteri üzerinde toplanmış; örneğin nasıl gülündüğünü hatırlamakta zorluk çekecek kadar kötü bir hayat yaşadığı için kendisinden gülümsemesi istendiğinde bunu ancak parmaklarının yardımıyla dudak kenarlarını çekiştirerek yapabiliyor. Bunun yanı sıra melankolik tavırları ve üzüntüsü sürekli hissediliyor. Sahneler arasında, Lillian Gish‘in evin kilerinde kapalı kaldığında yaşadığı dehşet gerçekten çok etkileyici. O dönemki teknoloji düşünüldüğünde sonuç bir harika.

Çinli adamı oynayan Richard Barthelmess de yine benzer bir makyaj başarısı ile karşımıza çıkıyor ancak kişisel olarak onun görüntüsünü beğendiğimi söyleyemem. Zaman zaman bazı sahnelerde “korkunç” bir Çinli görüntüsü ile karşılaşıyoruz, seyircide yapay bir makyajın kullanıldığı etkisini bırakıyor – ki aslında sadece kaşlarını kenara çeken gizli bantlar ve pudra dışında bir şey kullanılmamış. Belki de Lillian Gish‘in yanında görmekten, Richard Barthelmess‘i pek beğenmiyoruz. Bu Çinli genç adamla filmin hemen başında tanışıyoruz. Anglo-saksonları kötülüklerden korumak, onlara barışı ve huzuru öğretmek için Londra’ya misyoner olarak giden bir Budist olarak karşımıza çıkıyor. Ancak belli ki çabuk pes ediyor ve küçük dükkanında kazandığı paraları uzun pipolarla içilen uyuşturucu maddelere yatırıyor. Tek keyif aldığı şey ara sıra dükkanın önünden geçerken gördüğü Lucy. Ona dokunmak, sahip olmak isteği ile kendisine seçmiş olduğu ahlaki kurallar arasında gidip geldiğini hissediyoruz. Lucy kendisini bulana kadar ona yaklaşmayı hiç denemiyor bile. Haksızlık etmek istemem ama filmin en zayıf kişisi bu Çinli adam ve onun görüntüsü. Belki de gerçekten Çinli bir aktör oynasaydı seyirciler üzerinde daha inandırıcı bir etki bırakabilirdi.

Son olarak öne çıkan karakter ise Lucy’nin babası boksör Battling Burrows rolündeki Donald Crisp. Battling Burrows, filmin kötü adamı. Bu, sağ kulağı katlanarak yüzüne yapışmış, iri yarı, kötü kalpli adam rolüne rağmen Donald Crisp gerçekten harika performansı ile filmin Lucy’den sonraki en etkili karakterini oluşturuyor; öyle ki Çinli adam bile onun gerisinde kalıyor. Kazandığı parayı sürekli kadınlara ve içkiye yatıran bu boksör; sık sık Lucy’yi kırbaçlayarak dövüyor. Üstelik bunun için sudan sebepler olması yeterli. Kızının bir Çinli adamla birlikte görünmesi ise onu delirtmeye yetecek…

1919 yılında çevrilmiş sessiz bir film sizde ne kadar merak uyandırabilir? Bu sorunun cevabı için bir seyretmeye başlamanız yeterli. Şaşıracağınızı tahmin ediyorum. D. W. Griffith 21 Yüzyılın yönetmenlerinden birisi olsyadı ne olurda acaba diye insan merak etmeden duramıyor.

IMDb Sayfası