Extremely Loud & Incredibly Close

Yönetmen: Stephen Daldry
Senaryo: Eric Roth ve Jonathan Safran Foer (roman)
Türkçe Adı: Çok Gürültülü ve Çok Yakın
Yapım Yılı: 2011, ABD
Oynayanlar: Thomas Horn, Tom Hanks, Sandra Bullock, Zoe Caldwell, Dennis Hearn, Paul Klementowicz, Julian Tepper, Caleb Reynolds, John Goodman, Max von Sydow, Stephen Henderson, Lorna Pruce, Viola Davis, Jeffrey Wright, Hazelle Goodman

Extremely Loud & Incredibly Close, küçük bir yıldızın, Oskar Schell rolündeki Thomas Horn’un seyirciyi allak bullak ettiği bir film. Thomas Horn o kadar başarılı ki, Tom Hanks, Sandra Bullock, Max von Sydow gibi yıldızlar bile onun önüne geçemiyor. Umarım bu genç yıldızı ileride de farklı filmlerde aynı başarıda seyretme şansı buluruz.

9 yaşındaki küçük Oskar, babasına hayran, onu model alan ve dünyada olup biten her şeyi merak eden zeki bir çocuktur. Baba ve oğlu arasındaki ilişki sadece karşılıklı bir sevgi ilişkisi değil aynı zamanda entelektüel bir alışveriştir. Bu güzel ilişki 11 Eylül 2001’de, Dünya Ticaret Merkezine yapılan saldırı ile kısmen biter. Çünkü baba Thomas Schell (Tom Hanks) saldırının yapıldığı saatlerde gökdelenin 106. Katında toplantıdadır. Evi 6 kez arayan Thomas Schell’in amacı kötü bir şey olmadan önce son bir kere daha oğluyla görüşebilmektir ama bu dileğini gerçekleştiremez. Film, babasının ölümüyle sarsılan ve kendine özgü bir yas süreci içerisinde karşılaştığı bu travmayla baş etmeye çalışan küçük bir çocuğun hikayesini bize aktarır. Babasının dolabında, mavi bir vazonun içinde bulduğu bir anahtarın hangi kilidi açacağını bulmak isterken babasına yaklaşan ama aynı anda annesinden de uzaklaşan Oskar’ın işi oldukça zordur. Anahtarın hangi kilidir açtığını bulabilmek üzere pek de alışık olmadığı şekilde onlarca insanla iletişim kurmak zorundadır.

Arayış ve yolculuk temaları filmlerde ve romanlarda sıklıkla kullanılan konular arasındadır. Bu filmde de başından sonuna kadar çetrefilli, zorlu ve heyecanlı bir arayışa ortak oluyoruz. Oskar, babasının dolabında bulduğu anahtarın hangi kilidi açtığını ararken her adımda babasına biraz daha yaklaşır. Belki de onun ölmediğini düşünmenin ya da öldüğünü düşünmemenin etkin bir yoludur bu arayış. Karşılaştığı her yeni insan ve tanık olduğu her farklı yeni kayıp aslında onu aynı zamanda rahatladır da. Gizemli yaşlı adam “Kiracı” (The Renter, Max von Sydow), örneğin, sesini kaybetmiştir ve sessizliğine rağmen ile Oskar’a yardım edecektir.

Bu film, 9 yaşındaki bir çocuğun yas sürecini çok güzel anlatıyor. Babaların çocuklarını seven adamlardan daha fazla bir anlama geldiğini ya da gelebileceğini anlatırken, size de çocuğunuz varsa onu yoksa babanızı hatırlatıyor (ya da her ikisini birden). Bu nedenle filmi izlerken boğanızda sürekli kocaman bir düğüm olacağını baştan söyleyelim. Olayın merkezinde 11 Eylül olayları olmasına rağmen film herhangi bir politik argüman içermiyor; sadece anne Linda Schell’in (Sandra Bullock) “eşinin onu tanımayan insanlar tarafından öldürülmesine” yönelik isyanını paylaşıyorsunuz.

Extremely Loud & Incredibly Close, içerdiği onlarca psikolojik tema açısından çok zengin bir film. Hikaye kurgusu oldukça sıradışı ve süprizlerle dolu. Beklemediğiniz bir sürü olay oluyor ama bu olayların tamamı çok ince işlenmiş bir mantık zincirine dahil. Bu açıdan da oldukça doyurucu. Herkesin, ama baba olanların mutlaka seyretmesi gereken bir film.

IMDB Sayfası

The Reader (Okuyucu)

Yönetmen: Stephen Daldry
Senaryo: Bernhard Schlink (roman) ve David Hare
Yapım Yılı: 2008
Oynayanlar: Kate Winslet, Ralph Fiennes, David Kross, Lena Olin, Bruno Ganz, Jeanette Hain, Susanne Lothar, Alissa Wilms, Florian Bartholomai, Friederike Becht, Matthias Habich, Frieder Venus, Marie-Anne Fliegel, Hendrik Arnst, Rainer Sellien


Billy Elliot
ve The Hours gibi başarılı filmlere de imza atan yönetmen Stephen Daldry‘nin yönettiği The Reader filmi benzer örnekleri gibi Oscar ödüllerinde haksızlığa uğramış filmler arasına girecektir (sadece tek Oscar alabildi). Çok iyi planlamış bir kurgunun ve içe işleyen bir öykünün başarılı bir şekilde beyazperdeye aktarılmış olması filmi daha şimdiden başyapıt seviyesine getiriyor. II. Dünya savaşı sonrası genç bir çocukla, hemen hemen annesi yaşındaki bir kadının dramatik aşkını anlatan bu filmde Kate Winslet kuşkusuz sinema hayatının en başarılı ve belki de en zor rolünde. Genel olarak çok etkileyici bulmadığım Kate Winslet, bu filmde beni kendisine hayran bıraktı. Oyunculuğu ile bu filme ait tek Oscar ödülü kendisine gitti. Oyunun diğer baş karakteri Michael Berg’in yetişkinliğini usta aktör Ralph Fiennes oyunuyor ama bence asıl alkışı aynı karakterin gençliğini oynayan David Kross alıyor. Gerçekten mükemmel bir performans sergileyen Kross, filmi etkileyici kılan en önemli unsurlardan birisi.

Film, oldukça başarılı bir şekilde kurgulanmış; zaman zaman farklı yıllara gidip gelmesine rağmen ne aralardaki bağlantı ne de duygusallık kopmuyor. Bittiğinde, aklınızda / yüreğinizde belli belirsiz hüzünlü bir tat bırakan The Reader mutlaka arşivlerde bulunması gereken filmlerden birisi.

IMDB Sayfası