Yazan: Leyla Çolakoğlu ve Eda Alanson
Yöneten: Gürçil Çeliktaş
Oyuncular: Leyla Çolakoğlu, Nilgün Bilsel Demireller, Aykut Çınar, Çiğdem Önol, Müjde Çeliktaş, Hale Alanson, Deva Çolakoğlu, Murat Karahan, Cevat Aydemir, Olça Kuntasal, Arsen Turgut, Oğuz Sırmalı, Attila Demircioğlu, Barış Yanç, Armağan Davran, Oliver Spence, Öykü Elat, Burcu Altınel
Hayat bir gündür; o da bugündür.
Ne kadar da anlamlı bir cümle aslında. Bazen slogan gibi söylediğimiz cümlelerin gerçek anlamları üzerinde zaman harcadığımızda, içimizdeki kaygı daha da artıyor sanki. Ölü Ozanlar Derneği‘nin ölümsüz sahnesindeki Carpe Diem (hayatını yaşa) diyaloğunu seyredenler hatırlayacaktır mutlaka. Hayatı yaşamak, varolmak söylerken kolay yaşarken zor.
Kırmızı Ev bize bunu anlatma iddiasında olan bir müzikli oyun. Operaya yabancı olanlara onu sevdirme misyonu taşıdığı da çok açık ve bunu da iyi yapıyor. İnternette farklı blog sayfalarında bu oyunun içinde pek de tutarlı olmadığı ve kopuk sahnelerden oluştuğu eleştirilerini okudum. Aslında tamamen haksızlar diyemem; çünkü oyunun olması beklenen carpe diem hikayesi yok. Hakikaten biraz parça parça sahnelerden oluşuyor izlenimi veriyor. Belki de bunun en önemli nedeni bütün sahneleri kullanmak istemeleri, kıyamamaları olmuş. Mme. Tresor’un (Leyla Çolakoğlu) kendisi ile hesaplaşması ayrı bir hikaye, Robert (Murat Karahan) ile Mirala’nın (Arsen Turgut)aşkı tamamen farklı bir hikaye… ve daha onlarca küçük hikaye barınıyor oyunun içinde. Müzikler, danslar ve şarkılar sizi kendinizde geçirmeye yetiyor. Sadece bunun için bile seyredilmesi lazım diye düşünüyorum.
Nilgün Bilsel Demireller ve Armağan Davran dansları ile, Murat Karahan güzel ve güçlü Show Must Go On yorumu ile, Arsen Turgut etkileyici sesi ile ön plana çıkıyorlar oyunda.
Evet… biraz kopukluk var ama yine de kaçırmayın.
Murat Karahan ve Arsen Turgut’un Portrait of Love düeti tek kelime ile mükemmeldi. Bunu eklemeden geçmek istemedim.
Bu yorum, oyunun 31 Ekim 2008 tarihinde Ankara Çayyolu Sahnesi’ndeki temsili referans alınarak yapılmıştır.